Pazartesi, Nisan 20, 2009

ya da ölmüşüm haberim yok

Hayat mı zor, yoksa ona uyum sağlamayı öğrenecek yetimiz mi yok?
Karamsar bir paragraf olacağından emindim. Bunu inkar edemem, etmem doğru değil. İşimi sevmiyorum, çünkü huzurlu değil. Arkadaşlarımı sevmiyorum, farkında değiller. Kitaplarımı sevmiyorum, artık keyifli değiller. Mp3 Player'ımı sevmiyorum, artık duymak istediğim gibi değil. Google'ı sevmiyorum, yazdıklarıma karşılık değil.
Beni de sevmiyorlar biliyorum. Ben sandığınız o değilim.
Ah. Olamam adam olamam.
Ağlıyorum bağıra çağıra, bugüne dek öyle sessizdim ki.

Salı, Nisan 14, 2009

beni tanıdılar siz kaçın

Bu aralar çok fazla müzik dinliyorum. Dönemsel meraklıyım ben, bununla ilgili kendime bir karar verdirttim. Çok zor olmadı, ben kolay bir insanım zaten. Mp3 player'ımı çok seviyorum. Onun içine saatlerce şarkı upload etmeyi de çok seviyorum. Bunu son ses dinlemeyi de gerçekten çok seviyorum. Etrafımdaki insanların bana bakarak, "ahah mal mı lan bu" görüntülü bakışlarını, klozete gelen uzvuma dahi takmıyorum. Taassup sahibi bir insan olmadığıma göre, muhtemelen kendi içinde sıkıntıları olanım. Hemen adam harcarım, ona göre. Kendimi bile.
Karşıyaka çarşısı. Tam 3 yıldır eskitiyorum, belediye'nin iki ayda bir değiştirdiği dandik parke taşlarını. İzmir'e bu sene ne çok yağmur yağdı. Kesinlikle çok seviniyorum yağmura. En az üç yıl susuzluk muhabbeti yapan orta yaşlı tanımak istemiyorum. Her neyse konumuz, o çarşıda 7/24 bir uçtan diğer uca yürüyen insanlar. Belediye'den ödenek aldıkları konusunda şüpheye girmeye başladım bile. Gidip bir başvurcam, öyle üç-beş tur için bir seçenek varsa alayım bende. Yahu yağmur yağdı, bi defolup git evine. Bir kez yürüme orada. O lahımdaki fareler bir rahat etsin. Hep mi kalabalık yapmak zorundasın. Size çelme takıp, düşürüp, gülmek istiyorum. Evet, yapacağım bunu. Sağdan gidilir, Soldan dönülür. Babanın çarşısı değil.
İzmir'de vapur var. Vapur olduğu zannedilen bir teknoloji yıprası var. İsmini şuan koyamıyorum, türkçe'ye tam hakim olduğumda bu konuda tekrar bir çalışma yapacağım. Vallahi. Mazot kokan, kıyaya yanaşırken iskeleye bindiren, içerisinde sıkma portakal suyu satılan o metalcikler. Sevimli şeyler hı hı. Bir tur istesem kaptan amca verir mi ki.

İzmir? Tapıyorum sana.
Karikatür'ün bunla ilgisi yok, o masum.
*beni tanıdılar siz kaçın.

cinayet sebebi anlar 1

Bisikletim bile yok, ancak araba almayı cidden istiyorum. Neden?
Otobüslerden, minibüslerden insanların fütursuzca zaptettiği alanlardan nefret etmek! Sebep belirtmek zor ancak hayatla ilgili tespitleri olan bir insan olarak bir takım şeyleri görüyorum. Kahretsin! Sabahları çokta geç olmayan bir vakitte (9'a çeyrek kala takribi) evden çıkıyorum. Otobüs bekliyorum genellikle, çünkü çok hızlı. Veyahut ben öyle olduğunu düşünüyorum. 65 yaş kartı kullanan insanlara sanırım kılım evet. Saygımda kalmadı artık. (buna dahil olmayan tonton teyze ve amcalarımı yürekten kucaklarım.)1 durak için otobüse binmek, yer verilmesi için genç gördüğü herkesi dolaylı olarakta çemkirse, inip-binmesi 10 dk sürmesi gibi detaylar yüzünden işe geç kalmam, beni bir seri katil olma yolunda teşviklerimi artırıyor.

Yine sessiz bir sabah, evde deodorantını sıkmış, elini yüzünü yıkamış, saçını başını taramış, dişlerini fırçalamış bir insan olarak evden çıkıyorum. Otobüsten indiğimde nedenini bilmediğim bir koku, ağırlıkla kaplanıyorum. Acaba insanlar deodorantı geçtim, sabun kullanmayı da mı unuttu? Yoksa kriz, kriz diye artık yıkanmıyor mu insanlar? Etrafındakilerle omuz omuza seyahat ederken etrafına verdiği zarardan habersiz mi? Ben titiz bir insan değilim, aksine pasaklıyım. Ancak bu kadar değilim. Ve onlara tahammülüm yok. Olmaz, olamaz.

Sizinle bir daha karşılaşmamak üzere. ciao

Pazartesi, Nisan 13, 2009

tahtabosa

Dönemsel sıkıntılarım var. Bunun da sizin farkınızda olduğunuz gibi farkına varıyorum, ancak çaktırmamak için çabalıyorum. Bazen bir şeyleri yıkıp baştan düzeltmeyi kendime vazife ediyorum. Bundan pişman değilim, hiç bir zaman olmadım. Kendimce kuul olmak gibi bir çabamda yok, olamazda zaten. Çünkü öyle değilim. Bir oyuncağı sıfır alıp, ondan hevesini çıkarıp kıran bir küçük çoçuk gibi düşünün. Ondan çok farkın yok henüz. 23 yaşında olmama rağmen, mutluluklarımda, mutsuzluklarımda aynı. Aralarındaki bir fark hiç bir zaman olmadı.
Vega'yı halen çok seviyorum. Bu konuda biri bir şey derse kalbini rahatlıkla kırarım. GrupVega.net benim sahip olduğum halen en iyi şey. Güzeller güzeli Ceylin'i de çok seviyorum. O benim yeni prensesim olacak, evet.
Blogta eskiye ait ne varsa sildim. Çünkü geçmişten gelecekten hoşlanmadığım kadar, hoşlanmıyorum. Bana rahatsızlıktan başka hiç bir şey vermiyor. Takip ettiğim okuduğum blogları halen okuyorum. Tepki vermemek, görmezden gelmek değil, arada ciddi farklar var.
Bir şey daha söylücem ama bir başka yazıda. Düzenli yazıcam buraya, evet karar verdim.