Pazar, Nisan 18, 2010

pi$manmı$, yokmu$ ?

çok büyük adam olmadan kaldırdım kafamı göklere..
çocukken daha cesurmu$um meğer, $uan hiç kimse farkında..

uçurtmalar, sayısı saydıkça çoğalan apartmanlar, kırık dü$lerim..
hayatlar anlatmı$lar, özendirdikleri ya$amlara.
ne karanlık, ne pi$manlıklar, ne de $imdiki kuralsız cümleler.
bir yağmur hayal edebilmeliymi$..
ıslandıkça çoğabilmekmi$..
eski bir ev, eski bir oda, eskilerden ne kaldıysa o özendirdiğiniz hayatımda..
ne kadar farkındaysan, o kadar kaybolmaktaymı$ım..
kafiyeli bir $arkı dinlerken azalmı$, $iirlerde türeyerek kaybolmu$..
ne varmı$ım, ne ölmü$üm, ne de hayattaymı$ım..
kurduğum dü$leri bozdurdum bakalım,
hayatın kadar değer edecek mi?

Çarşamba, Nisan 07, 2010

duyguma virgül koymak istedim

bir gökyüzü aradım. karanlık olmasını istemedim, ama yıldızları da görmek istedim. istemedim, belki de hayal ettim. yüksek duvarlar, kapılar, sızan karanlıklar, doğan aydınlıklar hepsi tek bir renkte. sevdim, ama virgül koymak istemedim.

Pazartesi, Mart 15, 2010

umudumdan yana sosyallik

Her ne kadar hepsinde birer accountum olsa da şu social dediğimiz şeylerden tiksinir hale gelmiş bulunmaktayım. Kendilerinin aplikeyşınları yüzünden mail kutusunu açamaz, eski keyifli maillerimi okuyamaz hale nihayet geldim.
* "Eee onlar ayarlar'dan kapanmıyor mu olum" diyenlere, sağlam söverim. En iyisi susun.

Facebook:
* Sanırım ilk bulaştığım sosyallik bu. Allah cezasını versin ki, ilkokulda aşık olduğum ve şimdi çoçuğu olan, asker eşiyle o diyar senin bu diyar gezin fotoğraflarıyla, katil olabilirim mesela. Ya da ilkokulda yine gıcık kaptığım falancanın benim listemde olması insanı çileden çıkarıyor. Yetter lan bulmayın artık beni. Tenefüste önümüze bin tekme oynadığımız günlerden utanıyorum anlasananız ya.

Friendfeed:
* Bunun ismini güzel telaffuz edemediğimden, daha başından kaybetti. O nedenle kendisi hakkında yorum yapıp, popüleritesine katkıda bulunmak istemiyorum. Kendisiyle pek anlaşamadık, mantık çerçevesinde de yürümeyeceğini anladık. İlişkimiz sonlandı. Bana arada mail atıyor ama, kaale almıyorum diyebilirim.

Twitter:
* Bu güzel eve. Nesini beğendim. 2 Şey.. Kuşunu ve mavisini : ))) Başka da bir numarası yok kanımca. Böyle tuvaletteyim diye invite bırakanlar var. Zaman geçtikçe listemden sileceğim onları. Bazıları "Starbucks da kahve içiyorum" diye, gönderiyor. Ulan bizene a.q.
Buzz:
* Hakkında bir entry var ->
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=google+buzz%2F%2318218474

Sosyalliğin açık kahverengi renginden saçmalar vol1
King Regards,
Clave Lander.
Rabbine soranın topuklarına sıktırtırım.

Pazartesi, Şubat 15, 2010

The Sounds


The Sounds.
ya da kendi içimde bunlara taktığım isimle çılgın sesler.
İlk etapta tabii ki orada burda görüp living in america isimli şarkılarını kelfetmiştim. Elbetteki bu şarkıyı keşfetme sebebim America kelimesi değildi. Grubu keşfetmeme tek olanak Maja Ivarsson'ın Synthesizer ile harmanlanmış sesidir. (Harmanlanmak kelimesini sevmiyorum ama başka türlü ifade edemiyorum.) Kadının çok mükemmel bir sesi yok, ancak söylerken bildiğin eğleniyor, sesini plastik hamurlar gibi bir oraya bir buraya eğip çekiyor. Çok sempatik denilebilir. Görüntüsüne bakacak olursak, elbetteki lez emolar gibi. Ama netice de nikahıma almıcam, tarzını böyle kabullendim ve seviyorum. Synthesizer ne demek? İşte o da müzikle elektroniğe sinyal verme gereci gibi bir şey. Detaylı bir şey öğrenmek isterseniz Google amcaya başvurunuz pliz.

Living in America hem albüm olarak, hem de new wave tarz olarak çokta iyi bir şarkı. Albüm 2003 yılında yayınlanmış, grup İsveç'li diye sanıyorum çokta sallanmamış gibi. En azından web kaidesi bakımından çok kaale alınmamış. Ama röportajlarına ve web söyleşilerine bakılırsa çokta ...iklerine takmamışlar. Bence profesyonelliğin baş şartı. Çok büyük bir grup, çok büyük kitlelerce tanınmaları, bi sürü tv programına çıkıp rengarenk çılgın atmasalarda, yıl 2009 olduğunda Crossing the Rubicon isimli o müthiş albümlerini yayınlamışlar 7-8 kadar single çalışmayı anlatmak isterdim ama, Türkiye bu konuda çok cahil. Çenemi yani klavyemi yormaya değmez diye düşünüyorum. Aslında gruplarda vokal kadın olursa, ihtiras ve hırs da söz konusu oluyor. "İyi bir vokal olmak istiyorum, en azından bu yüzyılda" gibi bir açıklaması vardır ki, kadınların hırs konusundaki bulundukları seviye ile ilgili insana bir fikir verebilir.

Son olarak The Sounds'dan dinleyerek sevebileceğiniz bir kaç şarkı;
- Living in America (çok manidar)
- Dance with me (çok eğlenceli)
- Mine for life (çok ruhsuz)
- Hit me! (çok zıplatan)
- Rock'n Roll (çok naif)
- Night after night (çok çılgın)
- Painted by numbers (çok riskli)

Son albümden örnek vermiyorum. Çünkü tamamı deli bişi. valla.

Pazar, Şubat 14, 2010

2010 oldu ben nerdeyim daha

Uzun aralar vererek kendime mi? yoksa kime karşıyım bilemiyorum. Her şey bir yolunda, bir düzensiz gidiyor yine. Sağlıklıyım, işim var, okulum var ve okullularım var. Çevremde arkadaşlarım var.

- Yep yeni gruplar öğrendim bunları sizlerle burdan paylaşacağım.
- Bir sürü kitap okudum, bunlar hakkında da atıp tutacağım..
- Okul yolunda gidiyor. Bir sürü anektodlarım var onları da yazacağım.
- Sürü zille geçeceğim dalgalar da var.