Salı, Nisan 14, 2009

beni tanıdılar siz kaçın

Bu aralar çok fazla müzik dinliyorum. Dönemsel meraklıyım ben, bununla ilgili kendime bir karar verdirttim. Çok zor olmadı, ben kolay bir insanım zaten. Mp3 player'ımı çok seviyorum. Onun içine saatlerce şarkı upload etmeyi de çok seviyorum. Bunu son ses dinlemeyi de gerçekten çok seviyorum. Etrafımdaki insanların bana bakarak, "ahah mal mı lan bu" görüntülü bakışlarını, klozete gelen uzvuma dahi takmıyorum. Taassup sahibi bir insan olmadığıma göre, muhtemelen kendi içinde sıkıntıları olanım. Hemen adam harcarım, ona göre. Kendimi bile.
Karşıyaka çarşısı. Tam 3 yıldır eskitiyorum, belediye'nin iki ayda bir değiştirdiği dandik parke taşlarını. İzmir'e bu sene ne çok yağmur yağdı. Kesinlikle çok seviniyorum yağmura. En az üç yıl susuzluk muhabbeti yapan orta yaşlı tanımak istemiyorum. Her neyse konumuz, o çarşıda 7/24 bir uçtan diğer uca yürüyen insanlar. Belediye'den ödenek aldıkları konusunda şüpheye girmeye başladım bile. Gidip bir başvurcam, öyle üç-beş tur için bir seçenek varsa alayım bende. Yahu yağmur yağdı, bi defolup git evine. Bir kez yürüme orada. O lahımdaki fareler bir rahat etsin. Hep mi kalabalık yapmak zorundasın. Size çelme takıp, düşürüp, gülmek istiyorum. Evet, yapacağım bunu. Sağdan gidilir, Soldan dönülür. Babanın çarşısı değil.
İzmir'de vapur var. Vapur olduğu zannedilen bir teknoloji yıprası var. İsmini şuan koyamıyorum, türkçe'ye tam hakim olduğumda bu konuda tekrar bir çalışma yapacağım. Vallahi. Mazot kokan, kıyaya yanaşırken iskeleye bindiren, içerisinde sıkma portakal suyu satılan o metalcikler. Sevimli şeyler hı hı. Bir tur istesem kaptan amca verir mi ki.

İzmir? Tapıyorum sana.
Karikatür'ün bunla ilgisi yok, o masum.
*beni tanıdılar siz kaçın.

0 yorum:

Yorum Gönder